Evliliğin ömrünü uzatan davranışlar: Bunlara dikkat edin!
Kadın-erkek ilişkileri hakkında değişmeyen bir gerçek varsa, o da bu ilişkilerin zamanla dönüşüme uğradığıdır. Başlangıçta, aşkla dolup yemek içmek unutulurken, beraberlik ilerledikçe partnerin bir alışkanlığı rahatsız edici hale gelebilir ya da ilk dönemlerde "onsuz yaşayamam, o benim için hava, su gibi" denilirken, evlilikten bir süre sonra bir dakika bile katlanamayacak duruma gelinebilir. İşte uzmanlardan evliliğin ömrünü uzatan davranışlar...
Her ilişkide sürecin aynı olacağı ya da ilişkinizin 10. yılında karnınızda kelebekler hissetmiyorsanız, ilişkinizde yanlış bir şeyler olduğu anlamına gelmez. Fakat insan yine de merak eder: Partnerinizle beraber geçirdiğiniz süre ne kadar olursa olsun, ilişkinizdeki heyecanı, tutkuyu ve sevgiyi diri tutmanın yolları var mı? Uzmanlar, basit ama etkili yöntemlerin neler olduğunu açıkladı. İşte evlilikte uzun ömürlülüğü sağlayacak önemli tüyolar...
FIRTINALARIN HER ZAMAN OLACAĞINI KABUL EDİN
Neredeyse tüm ilişkilerde zorluklar ve sıkıntılar yaşanır. Balayı dönemleri biter ve önceden hoşunuza giden şeyler birden rahatsız edici hale gelebilir. Evliliğin, filmlerde gösterildiği gibi "ve sonsuza dek mutlu yaşadılar" şeklinde bir hikaye olmadığını kabullendiğinizde, kendinize gerçekten huzurlu ve mutlu bir yaşamın kapılarını aralamış olacaksınız. Gerçek hayatın, filmlerde sunulan ideal aşk ve ruh-eşi hayalleriyle rekabet edemeyeceğini kabul edersiniz. Evlilikle ilgili beklentilerimiz ne kadar yüksek olursa, hayal kırıklıklarımız da o kadar büyük olur.
FIRTINALARI GÖĞÜSLEYİN
Evliliği bir kurum olarak, eşinize duyduğunuz bağlılık kadar sahiplenmek durumundasınız. Evliliğinize bağlı kalmanız, zor dönemlerinizde ilişkinizi sürdürebilmek adına size güç katacaktır. Evliliğinizde karşılaştığınız çalkantılı bir dönem, başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Bu yalnızca bir fırtınadır ve bazen yapılması gereken tek şey, bu fırtınanın dinmesine izin vermektir.
ÖNLEYİCİ OLUN
En etkili çözüm, sorun ortaya çıkmadan önce alınacak tedbirdir. Bu yüzden, evliliğinizdeki sevgi bağının zayıflamasını istemiyorsanız, öncelikli olarak o bağı canlı tutmaya çalışmalısınız. Bazı duyguların içinizde birikip büyümesine izin vermeyin. Kendinizi rahatlığa kaptırıp, kıyafetlerinizi odanın bir köşesine bırakmaya ya da dökülen saçlarınızı lavaboda bırakmaya başlamayın. Eşinizin size olan sevgisini kesin bir şey gibi görmeyin.
ROMANTİZMİ CANLI TUTUN
Buluşma gecesi. Bunu mutlaka hayata geçirin. Eskiden düzenli olarak eşimle bir buluşma gecemiz olurdu ve baş başa dışarı çıkar, vakit geçirirdik; fakat zamanla bu buluşmaları belirsiz tarihlere ertelemeye başladık. Bunun aramızdaki ilişkiye etkisi oldukça büyük oldu. Eşinize sarılın, ellerini tutun, geçerken kapıyı açık tutun, birbirinize sevgi dolu notlar bırakın ya da masaj yaparak rahatlatın. Birbirinize sanki ilk günkü gibi aşkla yaklaşıp, böylece sevginizin canlı kalmasını sağlayın.
EVLİLİK ASLINDA ÇOK BÜYÜTÜLECEK BİR MESELE DEĞİL, KÜÇÜK ŞEYLERE DİKKAT ETMEK YETERLİ
Birbirinizle olan konuşmalarınızda artık "rica ederim" ve "sağ ol" gibi ifadeleri kullanmaz mı oldunuz? Eşiniz geçerken kapıyı açık tutmayı unutur musunuz? Eşiniz eve geldiğinde kapıya gidip ona sarılmayı bıraktınız mı? Ona en son onu sevdiğinizi ve değer verdiğinizi ne zaman söylediniz? En son ne zaman birlikte bir masa oyunu oynadınız, birbirinizi güldürdünüz ya da dışarıda el ele yürüyüş yaptınız? Bu küçük detayların ilişkinizden yok olmasına izin verirseniz, ilerleyen zamanda karşınızda çok daha büyük ve çözülmesi güç sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
DUYGULAR ÖNEMLİDİR
Eşinizin duygularını ifade etmesine olanak tanıyın ve onu dikkatle dinleyin. Belki söyledikleri size anlamlı gelmeyebilir ama yine de dinleyin. Söyledikleri size mantıksız ya da hatta can sıkıcı gelse bile onu dinlemeye devam edin. Genellikle duygular, onları hisseden kişi için anlam taşır. İnsanların hissettiklerini kabul etmek bir saygı göstergesidir ve saygı da uzun süreli bir sevginin temel taşlarından biridir.
ONUN İÇİN BİRŞEYLER YAPIN
Evi toparlayın, kahvaltıyı hazırlayın, eşinizin aracını temizleyin ya da ona hoşuna gidecek bir kitap veya albüm alın. İçten bir şekilde eşiniz için bir şey yapmanız, yani onu mutlu edecek nazik bir jestte bulunmanız, eşinize olan sevginizi ve bağlılığınızı artırmaya katkı sağlar. Ayrıca, bu şekilde davranarak eşinizi de emeğinizi takdir etmeye teşvik etmiş olursunuz ve eşiniz gerçekten sevildiğini hisseder.
EŞİNİZE ÖNCELİK VERİN
Eğer eşinizi her listede en son sıraya koyuyorsanız, ilişkiniz de aynı şekilde önceliklerin arasında geride kalacaktır. Eşinizi kendi bir parçanız ya da bir uzantınız olarak göremezsiniz. Siz ve eşiniz, farklı karakterlere ve beklentilere sahip iki ayrı bireysiniz. Birbirinize karşı tutumlarınızda bu gerçeği göz önünde bulundurun.
DENGELEYİN
Miktar mı yoksa kalite mi tartışması hiç sona ermez. Kalite, miktar sonunda ulaşılan bir durumdur ve her ikisinin de dengeli olması önemlidir. Eşinizle yeterli süre geçirmiyorsanız, verimli zaman geçirme olasılığınız da o kadar düşük olacaktır.
OLUMLU VE OLUMSUZ ÖZELLİKLERİNİZ ÜZERİNDE ÇALIŞIN
Kişiliğinizin nasıl olduğu oldukça önemlidir. Sabırlı, sevecen, bağışlayıcı, fedakar ve alçakgönüllü olma gibi yönlerinizi geliştirmeye odaklanın. Bu niteliklerinizi ne kadar çok güçlendirirseniz, sevme kapasiteniz de o kadar artar. Bencillik ve kibir, sevgiyi yok eden iki tehdit gibidir. Eğer bu olumsuz özellikleriniz varsa, her gün bunları aşmak için özel çaba gösterin.
EŞİNİZİN SEVGİ DİLİNİ ÖĞRENİN
Hepimizin üç temel sevgi dilinden biri ağır basar;
Bazıları, eylem ya da iş odaklıdır. Sevgilerini başkaları için bir şeyler yaparak gösterirler ve aynı şekilde sevilmek için kendileri adına bir şeyler yapılmasını beklerler.
Bazılarının sevgi dili ise söze dayalıdır. Bu kişiler, onlara ne kadar sevildiklerini ifade etmenizi önemserler ve sevgi dolu ifadeler duymak isterler.
Diğerlerinin sevgi dili ise temas odaklıdır. Bu kişiler, sevgilerini dokunarak ifade ederler ve sevildiklerini hissetmek için fiziksel temas ararlar; bu, bir sarılma ya da el tutma gibi olabilir.
Başkalarından, sevgi dilinize göre size davranmalarını beklemek ya da onları buna zorlamak başarısızlığa yol açar. Ancak, karşınızdaki kişinin sevgi dilini öğrenmek, sevginizi ona daha anlaşılır ve güçlü bir şekilde ifade etme fırsatı sunar.
Örneğin, sadece Kanton Çincesi bilen bir eşinize Swahili dilinde konuşmaya devam ederseniz, ne kadar içten ve samimi olursanız olun, ona anlatmak istediklerinizi tam olarak iletemezsiniz.
BERABER HEYECANLI AKTİVİTELERE KATILIN
Gençlik yıllarınızdan bu yana bir eğlence parkına gitmediyseniz, partnerinizle hemen gidin ve hız trenine binin. Ya da zipline (iki nokta arasında gerili çelik bir tel üzerinde yapılan bir uçuş deneyimidir) deneyin, dalış yapın veya uçağa atlayıp hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız bir ülkeye yolculuk yapın. Bu aktiviteler belki size biraz ürkütücü gelebilir, ancak birlikte yaşayacağınız bu deneyimler aranızdaki bağı güçlendirecek ve bu anılar aklınızdan hiç çıkmayacak.
BİRLİKTE SPOR YAPIN
Hız trenine binmek size göre değilse, partnerinizle birlikte bir fiziksel aktivite yapmayı tercih edebilirsiniz; sonuçta beyniniz aynı mutluluk hormonunu salgılayacaktır. Parkta birlikte koşabilir ya da açık hava egzersiz alanlarında çalışabilirsiniz. Bu tür bir fiziksel aktiviteyi birlikte yapmanız, hem enerjinizi artıracak hem de ilişkinize yeni bir canlılık katacaktır.
GELECEKLE İLGİLİ HAYALLER KURUN
İlişkiler durağan değildir; belli bir yönleri vardır. Bu nedenle, ilişkinizin geleceği üzerine konuşmak ve bu konuda planlar yapmak size heyecan verebilir. Bu planlar, örneğin evlilik, başka bir şehre taşınma, çocuk sahibi olma ya da birlikte bir ev alma gibi konuları içerebilir. Burada önemli olan, kendinizi yapılması gerekenler veya muhtemelen yapılacak olanlarla sınırlamamaktır. Sadece birlikte konuşup hayal kurmak için çılgın ve heyecan verici hayaller tasarlayın. Örneğin, gerçekte Fiji Adaları'nda bir kulübeye taşınma planınız olmasa bile, böyle bir yerden bahsedin. Geleceğe dair bu tür sohbetler yapıp hayaller kurmak, aranızdaki bağı mutlaka güçlendirecektir.
KENDİNİZDEN SÖZ EDİN
Partneriniz muhtemelen sizin ünlü bir ressam olma arzunuzu ya da 10 km’lik bir maratona katılma isteğinizi biliyordur, ancak bunları bilmesi kadar önemli olan, bu hedeflerinizi nasıl gerçekleştirmeyi planladığınızı onunla paylaşmanızdır. Örneğin, iş yerinde istediğiniz terfiyi nasıl almayı düşündüğünüzü veya maratonda koşmak için nasıl hazırlık yapacağınızı anlatmak gibi. Partnerinizin, bir hedefinize ulaşmak için tek başınıza çaba gösterdiğinizi görmesi, onda size karşı bir hayranlık uyandırır. Ayrıca, ilişkinizin ilk dönemlerinde partnerinizin bu kişisel hedefleriniz ve özelliklerinizle sizi nasıl etkilediğini hatırlamanıza yardımcı olur.
REKABETÇİ OLUN
Hiç şüphe yok ki partneriniz ve siz bir takımsınız, hep ve sonsuza dek. Ancak bazen bu düşünce, ilişkinizin ilk dönemlerinde hissettiğiniz o gizemli ve heyecan dolu duygulardan uzak kaldığınızı düşündürebilir. Sevdiğiniz oyunları oynamak veya birbirinizi yemek yapma yarışına davet etmek gibi rekabet içeren eğlenceli aktiviteler bulun. Yeniden tanışan iki arkadaş gibi davranmak, aranızdaki tutkuyu canlı tutabilir.
BİRBİRİNİZE SORULAR SORUN
Birbirinize sorular sorduğunuz o üçüncü buluşmanızın üzerinden belki 10 yıl geçmiş olabilir ve artık partneriniz hakkında bilmeniz gereken her şeyi bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Evet, bu çok heyecan verici ya da arzu edilen bir durum değil. Her zaman birbirinizden öğrenecek yeni şeyler olduğunu unutmamalısınız. Örneğin, ilişkilerle ilgili çevrim içi testlere göz atın, çiftlere yönelik atölye çalışmalarına katılın veya bir akşam oturup aklınıza gelen sıradan konularla ilgili birbirinize sorular sorun.
GEMİLERİ YAKMAYIN
Bazı insanlar ilişkileri kolayca sona erdirebilir. Bu tür insanlardan kesinlikle uzak durun. Bu tip kişileri fark ettiğinizde bulunduğunuz ortamı terk edin. Eğer kendinizi tutmakta zorlanırsanız, hızlıca oradan uzaklaşın. Öfkeyle ve ani bir kararla bir ilişkiyi sonlandırdığınızda o an için bir rahatlama hissedebilirsiniz, ancak bu, sonrasında yaşayacağınız derin üzüntüyü gidermeye yetmez.
Editör : Sema Acar